4 Eylül 2012 Salı

Gülüşüne sevinmeli mi,üzülmeli miyim?

Gülüşüne sevinmeli mi ,üzülmeli miyim?..Oysa tek bi gülüşüne ömrümü verecek kadar çok seviyorken onu nasıl olur da ufacık bir tebessümüne üzülebilirim değil mi?..Şaşırmayın çok nadir gülümser ve buna  sevinecekken daha ,ardından minik bedenindeki o dehşet kasılmalarla geçirdiği havalenin ardından susmak bilmeyen ağlamaları başlar..Kim bilir neresinde hangi ağrıları oluyordur bizim bilmediğimiz,onun anlatamadığı..O ki hayatımdaki en değerli varlık..O ki cennetten bir parça,dünya tatlısı,yeryüzündeki en günahsız,en savunmasız en masum  kişi..Minicik bir yüreği var henüz dünyadan bi haber derler ya hani,öyle işte..
Derdini anlatamaz,Geceleri uyuyamaz,yemek yiyemez bi kaç lokma mamadan başka,Gülemez,Konuşamaz,Yatakta dönemez bile sağına soluna,yüzüne sinek konduğunda elini dahi kımıldatamaz öyle savunmasız işte...Karşısında hergün eriyip biten Annem, ve her geçen gün büyüyen bu yıl okula başlayacak olan bir İkizi var..Birine sevinip birine üzülürken,derdine çare bulma ümidiyle şehir şehir doktor doktor gezip küçük bir ışık arayarak geçirdiğimiz tam yedi koca yıl..Gözyaşları içinde,hastanede yoğun bakımda günlerce,uykusuz gecelerle başında bekleyerek geçirdiğimiz,Babamın ‘bana bir baba deyişi için dünyaları veririm’dediği Kardeşim,Mürüvvet..
Çoğusu birbirini tanıdığını düşünür,arkadaşım der kardeşim der ama hangi kişi karşısındakinin derdini paylaşır ki doğru düzgün?Paylaşmayı geçtim kimin haberi vardır ki,sormazlar bile..Kendi çıkarları için olmayan herşey boştur çünkü ilgilenilmez..Benim engelli kardeşim olduğunu üç beş kişiden başka kimse bilmez mesela..O’nun için nekadar gözyaşı döktüğümü,annemin elinin kolunun bağlı onun çaresiz hastalığı uğruna kendini nasıl yıprattığını,benim onlardan uzak  gurbette okurken aklımın hep bi yerinde bişey olmuşmudur acaba diyerek annemle hergün konuştuğumu bilmezler..Sebebini öğrenmeden Gördükleri şeye verdikleri tepki, ben telefonda annemleyken ‘sende ne ana kuzususun yahu’ demeleri..İşte bukadar basit..
Birgün onu severken uzaktan çekilmiş bir video’mu izlemişti bir arkadaşım gözyaşları içinde..Seninki nasıl bir sevgi böyle,bu halde görmemiştim hiç demişti içtenlikle..Kimse sınanmadığı bir meseleyi anlayamazmış ya hani benimkide öyleydi..Hep görürdüm engelli çocukları,Acıyarak bakar ve geçerdim eskiden..Ama öyle kolay değilmiş işte yaşayınca anlıyorsun,ona verdiğin değer öyle farklı oluyor ki,hiç bilmediğin bir hale bürünüyorsun farkında olmadan..sevindiği zaman minik bir serçe gibi ağzını açar..o haline bayılıyorum..
 Yine birgün hapşırıp beşiğinden düşmüş ve yastığının altında boğulmak üzereyken bulmuştuk onu,mosmor olmuş nefessiz kalmıştı,o an gözyaşlarına boğulmuştuk ya bişey olsaydı,ya yetişemeseydik?..Aman allahım..!
O acı çekerken karşısında çaresiz beklemenin ne demek olduğunu, tek bir gülümsemesi için O anlayamadığı halde karşısında nasıl şebeklik yapıldığını,Göremediği halde sevinemeyeceği ni bile bile yeni kıyafetlerle tokalarla süsleyip karşısında hüzne bogulmayı, o lanet olası doktorların’bu ölür götürün,bir daha getirmenize gerek yok’diyerek onu dinleyen  bir annenin nasıl yüreğini parçaladığını ben biliyorum artık..Hiç ama Hiç kolay değil..
 Bir bebek sever gibi seviyor kolluyoruz onu,Kırkı çıkmış bebek bile daha hareketlidir ondan fakat yine de bir umut karşısında çabalıyoruz,dedim ya ona duyulan sevgi ne diğer kardeşlere duyulan sevgiye benzer ne anneye ne babaya..bambaşka bişey bu,yaşamayanın anlamayacağı türden.. Cennet Kuşum,Minicik Meleğim,En değerlim o benim..Göğsüme yatırdığımda başını usulca yaslayışında huzur bulduğum,o aglarkenki dudak büzüşüne içimin gittiği,yaradanına kurban olduğum Bitanecik varlığım..Moralim bozuk olduğunda kucağıma alıp sevip okşuyorum içim gidiyor sanki..Huzur buluyorum..
Annemin ikiz hamile olduğunu ilk öğrendiğimizdeki sevincimizi hatırlıyorum da nasıl da hayallere boğulmuştuk,daha o zamandan arabalarını almış herşeyi çifter çifter döşemiştik,nerden bilebilirdik ki doğumdan üç ay sonra böyle bir hastalığa yakalanacağını,gecelerle gündüzleri bilemeden saatlerce ağlayacağını,bizim susturamayıp her yola başvuracağımızı,gün geçtikçe iyiye gideceği yerde kötüye gideceğini..ama kader işte oluyor,takdiri ilahi..Artık üzülmekten vazgeçip kabulleniyoruz bazı şeyleri çünkü Allaha isyan etmek gibi bişey oluyor ‘neden neden?’diye soruşlarımız..İçimiz Ferah çünkü En iyi şekilde bakıyoruz ve bunca acının ardından Cennete gideceğini biliyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder